İnsanın hayatında öyle anlar vardır ki bazen bir adım atsan uçurum, bir adım geri atsan tüm yüklerinden kurtulacağın bir ferahlık. Bazen yıllarını boş boş harcadığını düşünürsün ama o ferahlığa kavuşursan eğer aslında hiçbir şeyin boş geçmediğini, o ferahlığa kavuşman için bir ön hazırlık yaşadığını anlarsın.
Belki gökyüzüne, muhteşem bir kelebeğe, kokusu baş döndüren bir sümbüle baktığımızda, o an hiçbir şey düşünmemiş olabiliriz, bu güzellikler neden var diye iç geçirmemiş de olabiliriz. Ama gördüğümüz, tattığımız tüm güzellikler hafızamızın en ücra köşelerinde kayıt altına alınır ve zamanı gelince gün yüzüne çıkmak için sabırla bekler.
Kayıt altına aldığımız sadece güzellikler değildir. En mutsuz anlarımız da, adeta yaşadığımız güzelliklerin kayıtlarını silmeye zorlarcasına tüm hayatımızda kurulur, baş köşeye oturur. Güzellikleri sorgulamayız ama çoğu zaman mutsuzluklarımızı sorgularız. Ama bu sorgulama bunları neden yaşadım gibisinden değil, ben daha iyi şeylere layıkken bunları yaşamamalıydım şeklinde olur. Yani insan hep kendisini iyi şeyler yaşamaya layık ve yeterli görerek, sorması gerekli olan o en önemli soruları sormayı unutur.
Bazen yapmaktan çok zevk aldığımız bir alışkanlıktan zaman içerisinde vazgeçtiğimizi görürüz. Bazen uygunsuz bir şey yapmaya hazırlanmışken son anda görünmedik bir el onu yapmamızı engellemiştir. Bazen çok eğlendiğimizi sandığımız arkadaşlarımızla aslında paylaşacak ne kadar az şey olduğunu görmüşüzdür. Bazen para kazanma telaşıyla çalışıp didinirken durup, benim yaşamım fatura ödemekle mi geçecek, ben bunun için mi bu yaşam hakkımı edindim diye düşünmüşüzdür. Tüm bu yaşadığımız şeyleri hiç garipsemeden, hep hayatın içinde alışa gelmiş yaşanılan şeyler sanarak, ardında ne olduğunu düşünmeden yeni heyecanlara yol alırız. Tüm yaşamımızı bu şekilde geçirmeye razı olarak.
Ta ki o uçurumun kenarına gelene kadar...
O öyle bir uçurum ki; ya bu zamana kadar yaşadığınız şeylerin aynısını tekrar tekrar yaşamanız için sizi yutuverecek yada geri dönmemek üzere, tek yön gidiş bileti tutuşturuverecek elinize. O biletin hediyesi de var üstelik. Eğer biletin yanında verilen kılavuz Kitab’a sadık kalınırsa sonsuzluk hediyesi kazanacaksınız.
Zor bir karar gibi görünse de bileti almaya karar verdikten sonraki yaşamınızda her şeyin yerli yerine oturduğunu kendi gözlerinizle hayretle görüp, şükretmelere doyamayacağınız anlar sizi bekliyor olacak. Tüm yaşamınız boyunca elinizde evirip çevirdiğiniz şah taşınızla, içinizde bir elma kurdu gibi sizi kemiren düşmanın şahını nasıl mat ettiğinizi görebileceksiniz.
İşte o zaman; Bir zamanlar hafızanızda kayıt altına alınan tüm güzellikler, sizin hayata güzel bakmanızı sağlamak için saklandıkları ücra köşelerinden çıkıp bakışlarınıza hükmetmeye başlayacak.
İşte o zaman; Bu güzellikleri yaratmaya gücü yetenin size sonsuz güzellikler içinde bir yaşam yaratmaya da gücünün yeteceğini anlayacaksınız.
İşte o zaman; Görünmeyen bir elin size geçmiş yaşamınızda yardım ettiğini, sizi koruyup kolladığını fark edip; sizin tüm bunlardan haberiniz dahi yokken, O’nun sizi kuşatmasından, O’nun ne kadar merhametli ve lütufkar olduğunu anlayacaksınız.
Uçurumun kenarından bir adım geri hamle yaparak kurtulanların artması dileğiyle …
'' Beni Bu Ucurum'dan Dönderen Kardeşim'in Sayesinde Birşeylerin Farkına Vardım
Ve Hakikati Gördüm .. ''
Ve Hakikati Gördüm .. ''
N.G
0 yorum:
Yorum Gönder